'Adana'da zehirli hava soluma günleri başladı'

 

Adana Ekoloji Platformu, Adana’da hava kirliliğine dikkat çekerek, “Havaların soğumasıyla, bacalar tütmeye ve zaten pek temiz olmayan Adana havası iyice zehirli olmaya başladı” açıklamasını yaptı.

Semtlere kömür torbalarıyla dolu tırlar geldiği, daha küçük araçlarla da evlere kömür dağıtımı yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Devletin kurduğu vakıflara yoksulluk beyanında bulunup, belgeleyen yurttaşlar soğuktan korunmak için sobalarında kömür yakıyorlar. Yaz aylarında bile kirli olan hava iyice zehirli hale geliyor” denildi.

Hava kirliliğine tepki gösterilen açıklamanın devamında şöyle denildi:

“Normal zamanlarda bile endüstriyel faaliyetler ve yoğun trafik nedeniyle Adana hava kalitesinin kötü olduğu, kükürtdioksit ve partikül madde bakımından Dünya Sağlık Örgütü kriterlerinin 3-4 kat üstünde kirlilik taşıdığı biliniyor. Bunun üstüne, bir de kış aylarında ücretsiz dağıtılan kömürlerin yakılması sonucunda havaya karışan zehirli gazların ve partikül maddelerin eklendiği düşünüldüğünde, durum tam bir halk sağlığı sorunu haline geliyor. Sağlık çalışanları gerekmedikçe dışarı çıkılmaması veya maske kullanılması konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Kış aylarında artan hava kirliliği nedeniyle solunum yolu hastalıklarının artış gösterdiği de yıllardır bilinen bir gerçek.

 

Konunun sınıfsal yanı da çok açık. Adana’nın rakım olarak yüksek semtlerinde yaşayan orta halli ve varlıklı olanlar doğalgaz ve elektrik ile ısınıyorlar. Güneyde, yoksulların yaşadığı semtlere doğalgaz getirilmedi, özel şirket yeteri kadar kâr edemeyeceğini hesapladı. Elektrik ile ısınmak ise yoksullara pahalı geliyor. Burada devlet devreye giriyor ve her sene yoksullara kışın üşümesinler diye yüz binlerce ton kömür dağıtıyor. Özellikle Yüreğir ve Seyhan ilçelerindeki semtlere akşamları zehirli bir duman tabakası çöküyor.

 

Yurttaşları üşümekle, zehirlenmek arasında tercih yapmak zorunda bırakan iktidar sahiplerinin sorgulanması gerekmez mi? Üstelik, yıllardır uyarılar yapılıyor, kömür dağıtımından vazgeçin, deniliyor. Kömürün çıkarılması, torbalanması, dağıtımı büyük masraf gerektiriyor, bozulan sağlık için harcama yapılıyor, bunun yerine elektrik fiyatını ucuzlatın, deniliyor. Neden dinlemiyorlar? Çünkü, kömürün torbalanması ve  dağıtımı için ihaleler yapılıyor, yandaşlara rant dağıtılıyor. Çünkü, yoksul bırakılan yurttaşları sadaka kültürüne alıştırıp, buradan da oy devşirme hesapları yapıyorlar.

 

Konunun önemli bir yönü daha bulunmakta. Kömür, son birkaç yüzyılda ısınmak ve ısıtmak için insanlığın gündemindeydi. Bugün ise, yaşanan iklim krizinin ve iklim felaketlerinin petrol ile birlikte ana nedeni olarak görülmektedir. Birleşmiş Milletler bile bu gerçeği kabul ederek her yıl uluslararası yüksek katılımlı toplantılar düzenliyor ve petrol, kömür gibi fosil yakıtların kullanılmasını önlemenin yolunu arıyor. Birçok ülke kömür kullanılmasını sonlandırmış veya sonlandırmak için takvimlendirmiştir. Gelecek yıl Birleşmiş Milletler COP31 toplantısına Türkiye ev sahipliği, bir anlamda öncülük yapacaktır. Isınmak için halkına kömür dağıtan bir siyasi iktidar bu durumu dünya halklarına nasıl açıklayacaktır? Siyasi itibar kazanmak için yola çıkanların çelişkileri ortadadır.

 

Nefes almak zorundayız. Yaşamak için havadaki oksijene ihtiyacımız var. Üşümek ile zehirlenmek arasında tercih yapmak zorunda kalmamak için, yoksulluğun ortadan kaldırılması, her yurttaşın insanca yaşayabileceği koşullara kavuşabilmesi gerekiyor. Bunun için de ortak mücadele etmek şart. Temiz hava hakkı için, yoksulluğun ortadan kaldırılması için emek güçleriyle ekoloji mücadelesinin ortaklaşması kaçınılmaz.

 

TEMİZ HAVA YAŞAMSAL BİR İNSAN HAKKIDIR.”



Diğer Fotoğraflar