Kıssadan Hisseler Eşeğe kitap okutma
Yazı Detayı
04 Aralık 2025 - Perşembe 17:42
 
Eşeğe kitap okutma
Kıssadan Hisseler
 
 

Mahallede bir mimar vardı.
İyi okulda okumuş, yüksek lisans yapmış, yurtdışı görmüş…
Cümlelerinin başı “Ben okurken…” diye başlar,
sonu “Siz anlamazsınız” diye biterdi.

Herkesi cahil görür, kimseyi beğenmezdi.
Sanki diploma, insanı insanüstü yapıyor gibiydi.

Mahalleli önce gücenir, sonra kabullenir:
“Bırak kendi kendine övsün.” derdi.

Ama bir kişi hiç cevap vermezdi:
Köyden göçmüş,  İsmail Dede.

Dede’nin tek serveti;
yetmiş yılın ekmeği,
göz pınarlarına yerleşmiş bir bilgelik,
bir de yorgun ama tok bir ses:

 “Oğlum, çok okuman güzel…
ama çok okuduğunu söylemen, okuduğunun sana yetmediğini gösterir.”

Mimar güldü:

— “Dede, bu ülkenin sorunu da bu işte.
Senin gibiler yüzünden ilerleyemiyoruz.
Biraz eğitim görseydin anlardın.”

Dede güler, kırılmadan, alttan alarak:

— “Doğru diyorsun. Ama gel sana bir hikaye anlatayım.
Belki okuduklarından daha fazla kalır aklında.”

Ve başlar…

Bir sohbet sırasında, Timur gururlanıp Hoca’nın hocalığını küçümser:

— “Sen hoca falan değilsin.”

Hoca alınır, ama lafı saklamaz:

— “Hünkarım, sizin yanınızda duran şu eşeği bile okuturum ben.”

Timur kahkahayı patlatır, yuları Hoca’ya verir:

— “Madem öyle diyorsun, al götür. Üç ay sonra bu eşek kitap okuyacak.
Okuyamazsa… kelle gider. Ona göre!”

Hoca, eşeğin boyuna göre bir masa, koca bir kitap yaptırır.
Sonra da kitabın sayfalarına avuç avuç arpa gizleyip eşeğin önüne koyar.

Eşek, kitap açılır açılmaz arpaları görür ve yemeye başlar.
Sayfayı bitirir, öbürüne geçer…
Arpa bitene kadar sayfa çevirir durur.

Haftalar geçer.
Eşek ne zaman masa ve kitabı görse, kulaklar dikilir, kuyruk sallanır.

Üç ayın sonunda öyle bir hale gelir ki,
Hoca sayfa çevirmeden eşek kendi diliyle sayfaları tek tek açıp arpaları yer.

Gösteriden bir gün önce Hoca eşeği aç bırakır.

Gün gelir, meydan dolar.
Hoca kitabı masaya koyar.
Aç eşek anında kapağı kaldırır, sayfaları çevirmeye başlar.

Bir sayfa, iki sayfa, üç sayfa…
Ama arpa yok.

Eşek önce hıh diye ses çıkarır…
Sonra sinirlenir, homurdanır…
En sonunda meydanı çınlatan o meşhur sesi basar:

EEYYYYYYYYY-AHHHHHHH!

Hoca, sakin bir edayla Timur’a döner:

— “İşte hünkarım, kitabın özeti.”

Timur, hem şaşkın hem eğlenmiş halde sorar:

— “Hoca, şimdi bu eşek bu kitabı okudu mu?”

Hoca gülerek cevaplar:

— “Okudu tabii hünkarım. Hatta sonunu çok güzel özetledi.”

Timur kaşlarını çatar:

— “Ama ben hiçbir şey anlamadım.”

Hoca taşı gediğine koyar:

— “Doğaldır hünkarım.
Eşek kitabı kendi dilinde okudu.
Anlayabilmeniz için önce eşek dilini bilmeniz lazım.
Ya da… eşek olmanız.”

Dede hikayeyi bitirir.
Mimar dudak büker:

— “Ne alaka şimdi?”

Bir sessizlik çöker.
Mahallede kimse konuşmaz.

Dede bastonuna dayana dayana kalkar giderken içinden mırıldanır.

“İnsan okuduğunu hayata geçirebiliyorsa okumuştur.
Yoksa sadece sayfa çevirmiştir..

 
Etiketler: Eşeğe, kitap, okutma,
Yorumlar
Haber Yazılımı