Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, memleketin birinde bir padişah varmış.. Aklına eseni yaparmış.. 
Canı sıkılmış bir gün, vatandaşın kendisine olan bağlılığını öğrenmek istemiş; demiş ki; 

"Bütçede açık var, varın gidin halinin yanına; gelenden geçenden vergi alın!"

*

Salmış adamlarını, gelenden geçenden
Keyfi vergi toplamaya..
Ahali, "Ne vergisi, kimin vergisi" diye sorgu sual etmeden ödüyormuş.. 

Bakmış ki sultan; kimseden ses çıkmıyor. "Vergiyi ikiye atlayın!" demiş.. 

*

Bakmış yine millet kuzu kuzu ödüyor. Bu sefer "dörde atlayın" demiş. 
Yine kimse itiraz etmiyor. Herkes paşa paşa ödüyor!.. 

Padişah kimsenin ses çıkarmamasına canı sıkılmış, ferman buyurmuş:

"Bu sefer vergiyi 10'a atlayın.. Vereni de veremeyeni de meydana çıkarıp bir güzel sopayla dövün!"

*

Uygulama başlamış; hem 10 kat vergiyi alıyorlar, hem veriyorlar sopayı.. Kimseden gık çıkmıyor..

Padişah delirecek! 

"Bu sefer" demiş;
 "20 katına çıkarın vergiyi, sopaları da kalınlaştırın!"

Ertesi gün yine kimseden tık yok.. Hem 20 kat vergiyi ödüyor, üstüne bir de sopa yiyiyorlar!.. 

*

Ne itiraz var, ne isyan!.. 
Padişah sinirden adeta çıldıracak! .. Inanamıyor halkın tepkisizliğine; meydana toplatmış ahaliyi:
"Ey ahali! Sizlerden fahiş vergi alıyorum üstelik üstüne dayak yiyiyorsunuz. Benim bile kanıma dokundu artık. Yok mu itirazı olan?"
.... .... 

Kalabalığın içinden bir vatandaş, çekinerek el kaldırmış; "Padişahım, siz çok yaşayın.. Fermanınız başımız üstüne.. Sadece sopa sırasında uzun kuyruklar oluyor. Çok bekliyoruz.. 
Sopalı çeri sayısını arttırsanız, tadından yenmez.. Ne kadar da güzel olur!"

*

"İyi pazarlar" dileyebilir miyim, izninizle..